Sürgün

Her birimiz, profesyonel, tiyatro oyunculari, dizi film yildizlari, filmlerin basrol oyunculari. Bir tiyatro oyununun içerisindeyiz hepimiz. Bilerek tercih etmisiz bu oyunda bulunmayi ya da rastgele seçilen oyunculariz. Ama önemli olan bu oyuna kabul göstermisiz. Oyunun görevlerini yerine getirip, aliskanliklarini benimseyip, bedenimizin bizi kavurdugu düsünme ihtiyacindan çok uzaklasmisiz. Kavramlardan haberdariz. Bizler, insanlar tarafindan, insan ihtiyaçlari, sosyal, cografik yasam alanlarimizin getirisi olarak var ettigimiz olgular bunlar. Uygulamada zayifiz. Kendimiz üzerinde etkimiz zayif. Ancak anliyorum. Önüne geçilemez zayifligimizi anliyorum. Ben de bu zayifligin bir elçisiyim burada sizinle konusurken. Oynamak zorundayiz. Baska tercih hakki yok. Hayata anlamlar yüklemeli, anlamlarla kendimizi kandirip, körü körüne inanacak derecesinde kandirdiktan sonra, hayatin anlaminin olmayan bir anlam oldugunu ögrenmeli, kabullenmeli, tutunacak anlamlar ararken o eski anlamda takili kalmali ve düsüp, düsmemek arasinda anlamsiz bir yerde bulunmaliyiz. Oynamaya devam etmek durumundayiz -Bu durum artik yapmak zorunda bulunduruldugumuz, var ettigimiz sistemin vazgeçilmez bir unsuru- ya da yasadigimiz gerçekte, aslinda tiyatroda bir oyuncu oldugumuzu görerek gölgelerimizi seyrederken seyircilerin o son alkisiyla koskoca perdenin inip de hayatin bütün gerçeklerini yalanlamasini, kipkirmizi perdeler arkasinda, aslinda gerçek sandigimiz hayallerimizin kipkirmizi kanlara bulanmasini, pespembe bulutlarin isiklar kapandiginda kapkararisini, hayatlarimiza getirdigi yagmurlari anlamali, o bulutlara dokundugumuzda dokusunu hissetmeli, kâgittan hayallerin gerçekligiyle karsilasmaliyiz. Sahne arkasinda onca makyaji silerken fondöten kokulari arasinda gerçek yüzlerle tanismali, duvarda asili duran onca maskeyi görerek, gerçeklerin hayaline varmali, bu rüyadan uyanmaliyiz. Ama sonunda bunun da ayni sahnede baska bir oyun, baska bir hayal oldugunu anlamaliyiz. Bu varolus içinde oyunun herhangi kösesine dâhil olmak durumundayiz. Elimizi yüzümüze götürüp maskemizin varligini hissettigimizde. Aslinda ait olamadigimiz o dünyaya çoktan ait oldugumuzun farkindaligini olgunlukla karsilamaliyiz. Yüzümüzden buram buram gelen fondöten kokularina aldirmamali, kosarak bir ayna bulup, bir yandan maskemizi var gücümüzle firlatip, fondötenlerimizi silerken, bir yandan da aynaya baktigimizda yüzümüzü tanimadigimiza sahit oldugumuz o an sasirmamaliyiz. Oyundayiz, oynamak zorundayiz. (Tanitim Bülteninden)

Ürün Adı: Sürgün
Ürün Kodu: 9786051281810
Yazar: Mustafa Sezen
Basım Yılı:
Kapak Türü: Karton Kapak
Sayfa Sayısı: 52
Kağıt Cinsi: 2. Hamur
Çevirmen: